Geçtiğimiz yaz ayında küçük bir ilçede bir merasime katıldım. Böyle küçük yerlerde ki merasimlere ilçe halkı büyük önem gösterir ve çok sayıda eş, dost, akraba, komşu katılır. Katılım sayısı 200-300 kişi arasında değişir. Merasim şehirlerde ki gibi salon kiralamak yerine hayat denilen, ailenin bireylerinin yaşadığı, bahçelerde yapılır ve bir aşçı, birde çaycı tutulur.
Bu merasimde çaycılık görevini Kamil Usta'ya vermişler. Onun görevi merasime gelen her insanın, merasim sahibinin de bulunduğu topluluğun arasına oturduğu an çay ikramı yapmasıdır. Bu ikram ilçenin yüzyıllardır süregelen bir geleneğiymiş. Daha önce bu tür merasimlere sınırlı sayıda katılmışlığım oldu. Gördüğüm tüm çaycılar anlık hizmet verebiliyordu fakat Kamil Usta diğerlerinden gözle görülür bir derecede farklıydı. Daha önce çay ikram ettiği kişilerin kaç şekerli-şekersiz ve açık-koyu çay içtiklerini biliyordu. Bana ilk kez ikram ettiğinde şekersiz içtiğimi belirttim ve bir daha bana çay ikram ederken şeker getirmedi. Beni inanılmaz şaşırtmıştı!
Bunu nasıl başarıyor diye birkaç kez sordum kendi kendime. Aklıma iki seçenek geldi ya görsel-uzamsal zekası çok kuvvetli yada bu işle ilgili melekesini çok geliştirmişti. Bu kabiliyeti ona çok geniş bir çevre ve iyi bir maddi gelir getiriyordu. Bu farkı ona ilçedeki beş işin en az ikisinin kendisine verilmesine olanak sağlıyordu.
Bu olayı bizzat yaşayarak görünce kendi kendime inovasyon, farklılık, farkındalık, fark yaratmak gibi terimleri illa ki seminerlere gidip CEO'lardan veya İK direktörlerinden dinlemeye gerek yok dedim. Önemli olan bulunduğun her anda ki farklılığı gözlemleyebilmekmiş.
Bu olayı bizzat yaşayarak görünce kendi kendime inovasyon, farklılık, farkındalık, fark yaratmak gibi terimleri illa ki seminerlere gidip CEO'lardan veya İK direktörlerinden dinlemeye gerek yok dedim. Önemli olan bulunduğun her anda ki farklılığı gözlemleyebilmekmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder