Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ekin çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp olur.
25 Nisan 2015
1+1>2
Yok, hayır George Orwell'ın 1984'ün de değiliz :) 21.yüzyılın ilk çeyreğinde büyük devlet olmak isteyen iktidarların halk üzerine uyguladığı kurmacalardan bahsetmiyorum. Hiçbir ideolojinin etkisinde kalmadan, düşünerek kendimize bir sonuç çıkaracağımız bir hikaye anlatacağım. Bununla birlikte ilerleyen aylarda bu kurmacalara da değineceğim bir yazı yazmayı planlıyorum.
Öncelikle "hikaye anlatma" nın neden önemli olduğunu Dalai Lama'dan dinleyelim. Der ki: "İhtiyacımız olan daha fazla başarılı insan değildir. Ümitsizce ihtiyacımız olan şey; daha fazla uzlaştırıcı, daha fazla iyileştirici ve daha fazla hikaye anlatıcıdır." Her birimiz yaşam alanlarımıza baktığında aslında bu sözün ne kadarda değerli olduğunu görür.
Şimdi hikayemize bakalım. Eski zamanlarda yaşayan zengin bir çiftçi ve 7 oğlu varmış. Çiftçi, öldüğü zaman toprağının, hayvanlarının ve bütün mallarının yedi oğlu arasında bölüştürüleceğinden ve onların birbirleriyle kavga edip bütün mirasının parçalanıp yok olacağından korkmaktaymış. Bu yüzden, 7 oğlunuda toplayıp birbirine bağladığı yedi tahta çubuğu her birine vermiş ve bütün desteyi kıran kişinin mirasın hepsini alacağını söylemiş. Hepsi denemiş fakat hiçbiri desteyi kıramamış. Daha sonra yaşlı adam desteyi çözmüş ve çubukların hepsini teker teker kırmış. Böylece oğulların hepsi birlik olup işi paylaşarak başarılı olunabileceğini öğrenmiş.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Eline sağlık M.Alim güzel olmuş
YanıtlaSilteşekkürler Malikcim
SilGüzel hikaye
YanıtlaSil